Renkli Işıklarla Dans
Müziğin ruhunda yarattığı etkiyle birlikte, uzun
süreli duygu yoğunlukları yaşıyordu dans ederken. Ritmik bir şekilde harekete
geçirdiği bedeni düşüncelerinin süzgecinden geçip bir bir salınıyordu
tanımadığı bedenlerin karşısında. Aslında hoşuna gidiyordu bu durum, farklı
yüzlere sunduğu vücudunun, hayran dolu bakışlar karşısında var olması. Hiç
tanımadığı bedenlerin onu arzulaması. Erkeklerin buğulanmış gözlerini, genç
vücudunun ışıltısıyla parlatmak ve kadınların kıskançlık dolu bakışlarından
hoşnut bir şekilde daha da hızlı savurmak saçlarını...
Rahatlatıyordu onu tüm bunlar. Gerçek dünyanın
sunamadıklarını, gerçek dünyanın içinde debelenen ve o dünyada var olmayı
becerememiş insanların bakışlarından almak, o bakışlarda yaşamak hazlarını...
Dans ederken daha hızlı çarpıyordu kalbi, her bir atışında yeni bir anlam kazanıyordu ve yaşadığını hissetmenin o tuhaf göz alıcılığına yenik düşmeye hazırlanıyordu.
Gözlerini hiç tanımadığı insanların bedenlerine
hapsedip o gözlerde ani geçişler yapmaya hazırlanırken birden renkli ışıkların
bedeninde çizdiği şekillere odaklanıyordu... Işıklar hep onunlaydı, o hep
ışıkların içinde. Karanlık bir sahnenin etrafında üzerine atılan ışıklar vardı,
hiç sönmeyeceğini sandığı ışıklar. Ve çığlıklar, bedenine ithaf edilmiş
çığlıklar... Sözcüklerin anlamını yitirip bedenine hapsolmuş birer canavara
dönüştüğü anlar...
Boğuk çığlıkların, paslı kulaklarına ulaşıp soğuk
kirli bir yatakta son bulması...
Üzerine gelen her renkte bir başka kişiliğe bürünüyordu, hareketlerini o renge göre yavaşlatıp hızlandırıyordu ama özünde hep siyahtı. Silüet halini almış bir bedene yansıyan renklerin oluşturduğu yanılsamadan ibaretti her şey. Tanımadığı bakışların ruhunda açtığı yaralar kadar derindi, bedeninin üzerine örttüğü çıplaklık kadarsa sadeydi.
Tanımadığı bakışların ruhunda açtığı yaraları
iyileştirenler ise, bedenlere yüklenen anlamların arasında yüceltilip ruh
sarhoşluğu yaşayanlardı. Ruhu sarhoş olanların dünyasından geliyordu
yaşanılanlar. Hazzın doruklarına ulaşmak isteyen ruhlardan... Her şey, anlık
zevklerin yanılsamalı etkilerine dönüşüyordu, sonrasında...
O etkileri yok saymak içinse yeni bir bedenle daha
yüzleşmesi gerekiyordu. Ancak öyle kapatabiliyordu yaralarını, kapattığını
sanıyordu. Oysa bilmiyordu ki, kapanan her yara, ruhunda daha da derin ve hiç
kapanmayacak yaralar açıyordu. Hiç tanımadığı birinin, var olmayan bedenini
keşfe dalması, bir anlam ifade etmiyordu onun için. Çok uzun süre önce bildiği,
aradığı tüm anlamlardan uzaklaşmıştı. O anlamlar ki ruhunu sarhoş etmişti ve bu
yüzden uzun süredir ruh sarhoşluğu yaşıyordu ve bu sarhoşluk hiç son
bulmuyordu, beden sarhoşluğu ruh sarhoşluğu ile birleşip dünyayı sarhoş
ediyordu.
Her şey sarhoş olan kimselerin yanılsamalarından gerçek bir dünyaya dökülüyordu...
Yorumlar
Yorum Gönder